16 Temmuz 2013 Salı

Tatil sona erdi


Tatil sona erdi ve evimize döndük, nerde olursanız olun sonunda kendi evinizde duyduğunuz huzur ve mutluluk da hiçbir yerde yok. Neyse bu seneki tatilim hiç hoş geçmedi. Hastalıklarla doluydu. Gerçi Allah daha beterlerini vermesin inşallah. Yaptığımız tatilden hiçbirşey anlamadan geri döndük.  İlk gün öğlen gibi geldiğimiz otelde akşam Naz kulağım ağrıyor demeye başladı. Neyseki bütün şurupları yanımda taşımayı alışkınlık eden ben hemen ağrı kesici şurup verip sabah olmasını bekledik. Ertesi sabah gittiğimiz hastanede dış kulap iltihabı olduğunu öğrendik. Havuza ve denize girmemesi gerekiyor dediler, 1 haftalık tatile geldik ve ilk günümüz diyince kafasını sokmamaya çalışın diye uyardılar. Babamız hastalık konusunda oldukça hassas!! olmasından dolayı surat beş karış ortalıkta dolaşıp geri dönelim evimize, böyle olmayacak diyip durdu zaten sürekli Naz’a müdahele eder durumdaydı. Yazık kuzum nasıl oynayacağını bilemedi. Aman çocuklardan su sıçrayacak, aman oturma suya, aman, aman diyerek geçti. Neyse günü böyle bitirip akşam yemeği yiyeceğimiz sırada ben yemek yemeyeceğim dişim sallanıyor dedi. Daha önce hiç dişimiz daha çıkmamıştı. Bununda tatile dek gelmesi de diğer bir süprizdi. Diğer sürpriz de 2. dişinin de tatilin 2.yarısında çıkmasıydı. Acıya çok duyarlı Naz başladı ağlamaya, zorla ikna ederek ne durumda olduğunu görmek için ellemeyi başardım. Baktım diş çıktı çıkacak ama bu arada Naz ne yemek yiyecek, ne ağlamayı bitirecek, Pazar akşamı dişçi nerden bulunacak diye en iyisinin benim çıkarmam olduğunu düşünerek odaya götürdük. İlk başta dişine tekrar değmek için ikna etmeye çalıştım. Ama kabul etmesi mümkün değil ve bu süreç sürekli uzuyor. Babası tuttu ve bende ağzını zorla açarak çıkardım dişini. İlk deneyimim olmasına rağmen korkmadan başardım. İlk 5 dakika Naz odayı yıktı, nasıl ağlama, nasıl bağırma, acıdığından değilde sinirinden. Çünkü 10 dakika sonra tekrar yemeğe gitmişti. Neyse dişini keseye koyduk, diş perisi sabaha acaba bana hangi hediyeyi bırakacak diye meraklanmaya başladı. Bizde diş perisi olarak oteldeki marketten istediği oyuncaklara baktık. Ama fiyatları görünce (mesela 59 liralık bebek 200 lira gibi) oradan alınamayacağı anlaşıldı. Babamız akşamın 22’sinden sonra Belek’e oyuncak bakmaya gitti. Neyse buldu geldi. Bizimki sabah hediyeyi görünce epey sevindi. Hatta siz gördünüz mü diş perisi diye de sordu. 

Artık 3.günde bir sorun istemiyorum diye içimden geçirirken Naz ın kulak ağrısı geçmeyince otelin doktoruna gittik. Dış kulak iltihabının iyileştiği ama orta kulak iltihabı olduğunu ve antibiyotik başlamamız gerektiğini söyledi. Yine biz sürekli kontrol ederek suya girmeye azda olsa devam etti. 4. gün ise annemin kalp krizi geçirdiği yoğun bakımda olduğu haberini alınca tatilimizde noktalanmış oldu. Neyse Allaha şükürler olsun ki  şu anda kızımda annemde iyi.

Voyage Belek’e gelince otel her yere kolaylıkla ulaşabileceğiniz bir yer. İlk defa Türklerin bu kadar çok gördüğüm bir oteldi. Yemekler çok lezzetli, her çeşit var. Alacarte restoranlarının çok başarılı olduğunu duymuştum. Kebabistan 10 numara bir yer. Ara sıcaklar yemekler o kadar güzeldi ki, sonunda çatlayacaktık nerdeyse. Kesinlikle Voyage e gidince gidilmesi gerekir diye düşünüyorum.


Meksika restoranın da da fajita sı oldukça lezzetliydi. Buraya da gidilmeli.

İtalya restoranı için rezervasyon için biraz geç saate kaldığımız için yer kalmamıştı (Rezervasyonlar gün içinde odadan 9-12 saatleri arasında yapılabiliniyor)
Kebabistan da köy kalvaltısı veriyorlar burası da rezervasyonlu. Açık büfeden tek tek seçmek yerine her şeyi masaya getirip servis ediyorlar.


Lunapark küçük çocuklar için oldukça uygun, 10 lu yaş ve üstü pek zevk almazlar gibi geldi. Mini club Güral Premier Tekirova da çok başarılıydı. Burada çok katılmadık, Naz istemedi, zaten çok vaktimizde olmadı.
Havuz çok büyüktü. En sevdiğim kısım ise çocuk havuzu ile büyük havuz arasında bilek hizasında su ile güneşlenme havuz kısmının olmasıydı. Bence çok güzel düşünülmüş.

Aquapark a çok rağbet yoktu. Büyükler için yanlış hatırlamıyorsam 3 normak kaydırak 2 tane de adrenal seviyesini yükselten kaydırak vardı (birisi yılan dı ki bu çok beterdi, ben binmedim ama diğerine bindiğimde benim bağırtılarımı tüm otel duyup aşağıdan herkes beni seyrediyordu. İndiğimde elim ayağım titriyordu, babamız yılan a da bindi, onun daha iyi!!! olduğunu söyledi.)
Yemek ve havuzda hizmet konusunda hiçbir sıkıntıyla karşılaşmadık. Sahilde kapalı buzdolapları koyup kutu cola, fanta, ice tea, suları istediğiniz gibi alıp içebiliyordunuz.
Öğleden sonra yapılan köfte ekmek oldukça başarılıydı. Bide gözlemecideki kıymalı gözleme de çok iyiydi.
Benim gibi tatlı sevmeyen bir insanın her gün uğradığı pastaneyi es geçmemek gerekir. Her gün taze kek (ev yapımı), pasta vb. hepsi çok lezzetliydi.
Gelelim olumsuzluklara: 1. si; Odalar lüks değil, eskiydi. Biz kara tarafı binasındaydık. Bu binanın girişi gerçekten kötü ve havalandırması yetersizdi. Ayrıca tek asansör yetersiz kalıyordu.
2. si: Deniz bulanıktı, genellikle dalga olduğu için çamur gibi görünüyordu. Birde ilk girişte çakıllı kısmı geçince kum oluyordu.

Bunun dışında her şey iyiydi. Hatta erken ayrılmak zorunda kaldığımız için kalmadığımız gecelerin parasını iade ettiler (Voyage otellerinde yapılabiliniyormuş, ets nin kendi oteli olduğu için).
Keşke daha iyi şartlarda (hastalık olmadan) tatil yapabilseydik. Neyse umarım sonraki yıllardaki tatillerimiz daha iyi olur inşallah…