25 Ağustos 2013 Pazar

Bir Cumartesi- Eskişehir gezisi

Üniversiteden arkadaşım, aynı yurttan oda arkadaşım, sonra ev arkadaşım, biricik can dostumdur Bengü. Çok sık görüşemesekte konuşamasakta hep kalbimde farklı yere sahiptir canım arkadaşım..En son Naz 2,5 yaşındayken gelmişti Ankara’ya kızlarıyla, Naz’ımın zor olduğu dönemlerdi (malum terrible two dedikleri olay), çok bişey anlamamıştım. Kendi geldi, Doğa’yla geldi İpek’le geldi, hiçbir zaman da karşılık beklemedi. Ben ise Eskişehir’e 18 yıl önce gitmiştim.
Bengü'lerin evi
Dile kolay tam 18 yıl olmuş (Ne kadar çok yaşlanmışım inanamıyorum).


O yüzdendir ki ne zamandır gitmek istiyordum ama bir türlü yapamadım. Nihayet bu Cumartesi babamızın şehir dışında olmasını fırsat bilerek atladık kızımla hızlı trene, gittik Eskişehir’e.
Hızlı trene ilk binişimiz olduğu için stres olmuştum, acaba koltuğun tersine oturur muyum, oturursam ben mahvolurum diye içim içimi yemişti (Bilet satarken koltuk seçemiyormuşuz, rastgele veriliyormuş). Neyseki giderken de gelirken de doğru yönde geldik. Tren yolculuğu bize çok rahat, konforlu geldi, hızı hiç hissetmedik. O kadar sevdik ki bundan sonra da sürekli gideriz diye düşündüm.


Canım arkadaşım bizi gardan kızları İpek ve Doğa’ya birlikte karşıladı. Balmumu müzesinden bizimkiler çok bişey anlamazlar diyerek ilk başta Sazova Parkına gittik. Çok büyüktü, adım başı fotoları çekilen gelinler vardı. Park çok güzeldi.

Sonra eve gidip (benim kızım evlerine gitme konusunda çok ısrarcı olunca) Naz ile İpek oyun oynadılar, bizde iki eski arkadaş hangi konuyu birkaç saate yetiştireceğiz telaşıyla konuştuk durduk.
Tren saatinden önce çıkarak Doktorlar caddesinde ve Porsuk çayında yürüyüş yaptık. Doktorlar caddesi bana İstanbul İstiklal caddesini andırdı. Ayrıca bir sonraki gelişimizde de mutlaka gondola binmeyi düşünüyoruz.
İlk başta ben gitmeyeceğim, hiç tanımıyorum onları diyen benim Naz’ım dönüşte neden gidiyoruz, 1 gün daha kalalım demeye başlamıştı. Bengü’m ise ne planlarım vardı, size her yeri gezdirecektim diye hayıflandı durdu. Neyse biz babamızı da alıp onu da hızlı trene bindirip gezdirmeyi düşünüyoruz.

Çok güzel bir Cumartesi günüydü, en yakın zamanda tekrarlamak ümidiyle…

13 Ağustos 2013 Salı

Sinema Keyfi

 Naz epeydir sinemaya gitmeye korkuyordu (5 boyutlu film tecrübemiz korkunç olunca!!) Çok kez sinema kapısına kadar girip film başlamadan çıkmak zorunda kalıyorduk. Hatta bir keresinde baba ile kızımıza animasyon filmi için bende kendim için film bileti almıştım. Tam mısırımı almış tam bir keyif içindeyken film daha başlamadan telefonum çalıp Naz’ın korktuğunu ve beni istediğini öğrendim, son sinema keyfimde böylece noktalanmış olmuştu. Hal böyle olunca uzun bir süre gidemedik. Malum Ankara’da sıcak yaz günlerinde yapacak çok fazla şey bulamayınca tekrar sinemayı deneyelim dedik. Geçen hafta “Sevimli Canavarlar Üniversitesi” ne gidelim ama 3 boyutlusundan yine korkabilir normal olana gidelim ve deneyelim dedik, neyseki filmi seyredebildik. Ama film, Naz’ı çok cezbetmedi, seyretti ama beğenmedi; ana karakterde bir kız figürü olmaması en büyük etkendi bence; en azından sinema korkumuzu yenmesi açısından bizim için önemliydi. Geçen Perşembe günüde “Şirinler 2” ye gittik. Tabi yine 3 boyutlusuna değil. “Ben Şirineyim anne, sen hangisisin?” diyip durdu. Filmi çok beğendi. Gittikten sonraki her gün boyunca yine gidelim diyip durdu. Bi de gittiğimiz her yerde Şirinler 2 aksesuarları, oyuncakları satılınca unutması mümkün olmuyor. Görünüşe göre okullar açılasıya kadar bizi sinemalarda sürükleyecek.

12 Ağustos 2013 Pazartesi

Çocukla yemek yenebilecek mekan (Timboo cafe)

İşyerinden bir arkadaşım Timboo’dan o kadar çok bahsetmişti ki o yüzden bu hafta yemek yemek için Kentpark’taki Timboo’ya gittik. Oturur oturmaz çocuklar için dvd film menüsü getirdiler, çocuğunuz istediği filmi seçiyor, küçük dvd cihazında kulaklığı takıp seyretmeye koyuluyor, böylece bizde uzun uzun ve rahatça yemek yiyebildik. Yemekler kesinlikle hem lezzetli hemde oldukça doyurucu. Ben Aysun’un bahsettiği Ottoman Steak yedim. Gerçekten çok lezzetliydi. Bir zamanlar benim evde yaptığım Çökertme kebabına benzettim.Tek farkı ben yoğurdu sarımsaklı yapıyordum. Naz’a mini burgerlardan aldık. O da güzelce yedi. Babamız da tavuk burger aldı. Çok büyük ve doyurucuydu. Ayrıca meyve sularınında hangisini deneyeceğini şaşırıyorsunuz. Hepsi birbirinden güzel. Fiyatlarına gelince mini tims çocuk menüsü 12,5 tl, ottoman steak 21 tl, tavuk burger yanlış hatırlamıyorsam 16,5 tl, meyve suları 8,5 tl. idi.

Biz Timboo dan çok memnun ayrıldık, keşke daha önce keşfetseymişiz.