28 Ekim 2013 Pazartesi

Bir hafta sonu – Amasra Gezisi

Naz doğmadan gittiğimiz yerlere gitmeye başladık. Bu da gösteriyor ki artık kendi hayatımıza döndük. Bazıları vardır, çocuk onların hayatında bir şey değiştirmez ama bazıları vardır (biz bu kategorideyiz) çocuk ile birlikte hayatları tamamen değişir. Bu zamana kadar biz de hep Naz nasıl mutlu olur diye oralara gidiyorduk, o yüzdendir ki Amasra’ya gitmeyi hiç düşünmemiştik. Ama her bahar aklımıza gelip balık ve salata yemeye gitsek mi diye düşünmeden edememiştik. Kısmet bu hafta sonunaymış. Ablam, kardeşim ve biz tam 3 aile gitmeye karar verdik. Aslında çok yakın bir yer değil, arabayla 3,5 saat mesafede. Booking.com dan otel rezervasyonumuzu yaptırdık. Puanlara bakıp en yüksek olanlardan Seymen oteli seçtik. Cumartesi öğlen varır varmaz soluğu Canlı Balık’ta aldık. Balıklar ve salata çok güzeldi, şansımızdan açık havada deniz kenarında yemek yenecek kadar da hava güzeldi.
 Maaile birlikteyiz..
 Kızımın kardeşi: Duru
Karnımızı doyurduktan sonra zaten küçük olan Amasra da yürüyüşe çıktık. Tüm Amasrayı gezmeyi bitirdik. En son 8 yıl öncesinde geldiğimizde bu kadar restoran, otel yoktu. Daha kalabalıklaşmış.
Akşam yemeğimizde Çeşmi Cihan da yiyelim dedik. Önceden Çeşmi Cihan’ı daha çok beğenirdim ama şimdi servis kötüydü, istediğiniz bir şeyi getirmeleri için 2-3 kez garsona hatırlatmanız gerekiyordu. Hepimiz 1 gün içinde yeterince balık ve salata yedik.
Otelimiz temiz, sıcak, diğer oteller gibi küçük bir oteldi. Sabah kahvaltısıda beklediğimizden çok iyiydi. Tekne ile gezinti için teknenin dolması beklendiğinden ve ne kadar saat sonra olacağı belli olmadığından binemedik. Ankara’ya dönüşte farklı yoldan dönelim diyerek Safranbolu’ya uğrayalım dedik. Amasra-Safranbolu arasındaki yola hayran kaldık. Naz bile ormanın renk cümbüşü içinden geçerken çok heyecanlandı.

Safranbolu’da tarihi çarşıda gezdik, ufak tefek şeyler aldık. Ünlü yemeğinin Kuyu Kebabı olduğunu öğrendik. Yine tavsiye üzerine Çevrikköprü-3 restaurantta kuyu kebapı aldık. Hepimiz o akşam rahatsızlandık. Et çok kötüydü, kokulu, sert, ağzına bıraktığı tat çok kötüydü. Tatlı tabağında yanında bişey getirmeden eti servis ediyorlar.Üstelik kebabın 1 kişilik fiyatı 25 tl’ydi.
 Hafta sonunda Ankara’dan uzak deniz ve orman havası solumak bize iyi geldi. Her ne kadar Naz, denizi görüp ne zaman gireceğim diye sorup dursa da bizim için bir değişiklik oldu.

22 Ekim 2013 Salı

Göbek bağımız Hollywood’da!

Her ailede çocuk doğunca göbek bağını bir yere gömme durumu vardır. Adettendir çünkü. Genellikle Odtü ve Boğaziçi gibi üniversiteler seçilir. Bende Naz doğduğundan beri ne yapsam diyip duruyordum. Atacak bir yer bulamadım, 6 yıldır bekliyordu. İş yerinde sohbet ederken Aysun; “Ben Naz’ın göbek bağını Hollywood’a götüreyim” dedi. (Aysun’un Naz ile ilgili çok büyük hayalleri var. Geleceğin Beren Saat’i olarak düşünüyor. Aman baleyi bırakmasın, aman piyanoya tekrar başlasın, ileride çok başarılı olacak diye sürekli beni iteklemeye çalışıyor. Tahminimce bu menejerlik olayına Naz 4 yaşından itibaren başladı!) Bende tamam dedim. Ve görev tamamlandı. Hayali bile güzel. Teşekkürler Aysun…
İş yerinde sohbet ederken şunu da fark ettim ki insanlar göbek bağlarının nerede olduğunu büyüyünce bilmiyorlar.
Bende tarihe bir not olarak ekliyorum: “Kızım senin göbek bağın Hollywood’da”.