3 Aralık 2014 Çarşamba

Ben Öğretmenim


Okulda meslekler konusu işlenince Naz öğretmen olmak istediğini söyledi (Tabi bunda teyzesinin öğretmeni olmasından dolayı çok büyük payı var).

Okula öğretmen kıyafeti ile gidip sunum yaptı. Çok çok mutlu oldu.

30 Eylül 2014 Salı

Yeni Okul, Yeni Hayat

Bu yıl Naz'ım için bambaşka oldu. Kardeşi doğdu. Daha sonra çok büyük araştırmalar neticesinde gönderdiğimiz özel okuldan memnun kalmayınca yeni bir okula başladı. Artık devlet okuluna devam edecek. İlköğretimi burada tamamlayacak inşallah.



Hepsinden önemlisi Hacer teyzesi öğretmeni oldu.


O kadar mutlu ve o kadar keyifli ki...
İnşallah hep böyle olur..

27 Eylül 2014 Cumartesi

Aramıza Hoş Geldin Çınar'ım...


Hep tek çocuğumuz olacağını düşünmüş ve planlamıştım. Ama Naz kardeşinin olmasını o kadar çok istedi ki ve sonunda bebeğimiz doğdu. İyi ki de bize kardeş isterim demiş, iyi ki de biz onu dinlemişiz, iyi ki de doğmuş benim minik oğlum.
O kadar güzel, harika bir duygu ki anlatılamaz ancak yaşanır.
İlk çocukta olan tüm tereddütler bi kere bunda olmuyor. Hiç endişe olmadan seviyorsunuz. Siz rahat, sakin, sevgi dolu olunca bebekte aynı sevgiyi veriyor. Öpmeye, koklamaya doyamıyorum minik adamımı.

Hamile kaldığımda kardeşler arasında yaş farkının çok olduğunu düşünmüş keşke daha önce yapsaydık demiştik. Ama iyi ki de böyle olmuş. Çünkü benim Naz'ım iyice akıllandı, büyüdü ve artık küçük anne oldu. O olmasa ne yaparmışım diyorum. Çınar'ımıza şarkılar söylüyor, konuşuyor, telsize ihtiyaç duymadan her ağladığında size söylüyor, uyutuyor ve en önemlisi kardeşini çok seviyor. (MAŞALLAH, NAZAR DEĞMESİN İNŞALLAH)

Artık 4 kişilik bir aileyiz. Aramıza hoş geldin Çınar'ım. Neşe, huzur, mutluluk ve sıcaklık getirdin ve iyi ki geldin.


9 Haziran 2014 Pazartesi

Yıl sonu bale gösterimiz-2014

Bu tiyatro sahnesinde 3. yıl sonu gösterimiz olduğu için tecrübeliydik. Ama sahneye çıktığında sırtımızın dikleşmesi, yüzümüzde gülücük ve gözümüzdeki yaş yine de oluyor. Öyle güzel bir duygu ki.

Her sene sahneye daha fazla çıkıyor. Bu sene 3 dansı vardı. Çingeneler, latino ve kardelen.



Hepsi çok mutlu, çok güzeldi. Yıl sonu gösterisinden kendi de o kadar keyif aldı ki, baleye 1 sene daha gitmeye karar verdi. Umarım bu yaz tatilinde fikir değiştirmez.

22 Mayıs 2014 Perşembe

Yaz Okulu 2014 Ankara-Çankaya

Okullar yakında kapanacak. Bizde de yaz okulu araştırması başladı. Çankaya bölgesinde edindiğim yaz okulları aşağıdadır.

YAZ OKULLARI ADRES DÖNEM ARALIĞI FİYAT SAAT SERVİS 1. DÖNEM 2. DÖNEM 3. DÖNEM 4. DÖNEM 5. DÖNEM 6. DÖNEM
ARI http://www.ariokullari.k12.tr/YazOkulu.aspx  2 HAFTA 830 TL 08.30 - 17.00 VAR 16 Haz–27 Haz 30 Haz–11 Tem 14 Tem–25 Tem 04 Ağu–15 Ağu    
ANKARA ÜN.VAKFI http://www.ankusporokullari.com/index.php/branslar/yaz-spor-okulu/ankara-6-9-yas-yaz-spor-okulu 2 HAFTA 650 TL 09:00 - 17:30 YOK 16 Haz–27 Haz 30 Haz–11 Tem 14 Tem–25 Tem 04 Ağu–15 Ağu 18 Ağu–29 Ağu 01 Eyl–12 Eyl
NESİBE AYDIN http://www.nasa.gen.tr/web/index.php/haberler/195-2013-2014-egitim-oegretim-yili-yaz-okulu-programi  3 HAFTA 1.250 TL 08.30-16.50 VAR 16 Haz-04 Tem 07 Tem-25 Tem 04 Ağu-22 Ağu      
GAZİ ÜN.VAKFI http://kolej.gazi.edu.tr/posts/view/title/6-15-yas-grubu-yaz-okulumuz-basliyor-100885  3 HAFTA 700 TL 08.30-16.30 YOK 16 Haz-04 Tem 07 Tem-25 Tem 28 Tem-15 Ağu 18 Ağu-5 Eyl    
MÜJDAT GEZEN http://www.ankaramsm.com/yazokulu.html 3 HAFTA 950 TL 09:00 - 17.00 VAR 23 Haz–11 Tem 14 Tem-01 Ağu 04 Ağu-22 Ağu      
BÜYÜK KOLEJ http://www.buyukkolej.k12.tr/Kategori-1-Yaz-Spor-Okulu-72.aspx  3 HAFTA 820 TL 09:00 - 17:00 VAR 16 Haz-04 Tem 07 Tem-25 Tem 04 Ağu-22 Ağu      
YÜCE (ASM) http://www.ankarasanatsporakademisi.com/kayit.html 3 HAFTA 1.100 TL 09:20 - 17:00 +200 16 Haz-04 Tem 07 Tem-25 Tem 04 Ağu-22 Ağu      

12 Mayıs 2014 Pazartesi

Anneler Günümüz

Anne olmak gerçekten bambaşka bişey. Naz’ım anneler günü sabahına yanağıma öpücük kondurarak uyandırdı beni. Benim için şiir yazmış, okuyup durduk defalarca. Babasının kulağına fısıldayarak beni mutlu etmeleri gerektiğini söyleyip durdu. O güne dair özlü sözleri: “Anneciğim zaten güzelsin ama bugün bambaşka bir güzelsin” ; “Bugün annemin günü baba, oflamıyoruz ve annemi mutlu ediyoruz” .
Geçen sene iş yerindeki arkadaşlarla anneler gününde Mado Çukurambar’daydık. O gün brunch’ı çok beğendiğimiz için, Ankara’da hava yağmurlu gösterdiği için bu senede minik ailemizle yine ordaydık. Çatlayasıya kadar yedik ve gerçekten kahvaltısı çok çok güzeldi.
Çok güzel bir anneler günü geçirdim. Sizi çok çok seviyorum…

5 Mayıs 2014 Pazartesi

Mayıs Tatilimiz

1 Mayıs’ta 4 günlük tatili en iyi geçirebileceğimiz yer tabiî ki annem ile babamın yanıydı. Temiz hava, yeşillik, Naz’ımın dedesinin her türlü övgüye değer mangal sefaları ve benim bu hayatta en çok dinlendiğim yer. Naz için bi sürü arkadaş var, oynayacak yer var, tabiî ki benim payıma düşen de yemek ve dinlenmek.

Sinekten korkarız ama ineklerden korkmayız ..)
Çok güzel bir tatil oldu hem benim için hem de Naz’ım için. Burada yaşadığımız dört duvar arasındaki yaşamdan kaçıp bahçe hayatı ile enerji dolduk, kızımın güneşten yanakları kızardı ve çok güzel oldu.



22 Nisan 2014 Salı

Bir Pazar Günü – İncek Eğriçimen

Havaların ısınması bizim cebimiz açısından pek iyi olmadı, zira 3 haftadır her Pazar İncek’e gitmeye başladık. Bu Pazar ki durağımız internette çok methini duyduğumuz Eğriçimen’di. Bizde gidelim görelim, bakalım nasılmış dedik. Ama kahvaltıya değil yemeğe gittik.(Pazar sabahı bile olsa her zaman 6-30 gibi kalktığımızdan 10’a kadar beklemek bize çok zor geliyor, evde kahvaltı yapıp herkesin daha kahvaltı yaptığı saatte de yani 12-30 gibi yemeğe gidiyoruz) Mekanda çok fazla masa var ve masalar birbirine oldukça yakın. Yeşillik içindeki masaya oturursanız çıkışa yakın olan parkı göremezsiniz. Bizde parkın karşısındaki masaya oturduk ama yeşillik değil de kaldırım manzaralıydı. 
Çok kalabalık olduğu için park küçük kalıyordu. Naz için oynanabilirdi ama 2,5 yaşındaki Duru’muz için tek başına oynaması zordu, parkın küçük ve kalabalık olması, büyük çocukların çok olması küçük çocuklar için tehlike oluşturuyordu. 
Yemekler lezzetli ama pahalıydı. Biz geçen haftaki Çeşmi İncek’i hem mekan, hem servis hem de kahvaltı açısından daha çok beğendik.

Buradan çıkınca durağımız Alacaatlı yolu üzerinde olan piknik yerlerinden Ayvalı Bahçe’ydi. Herkes bizim gibi kendini dışarıya atmış görünüyordu. Bizde bir gün içinde bolca D vitaminimizi almış olduk.

18 Nisan 2014 Cuma

Çocukla gidilebilinecek açık hava kahvaltı mekan : Çeşmi İncek

Ankara’da havalar ısındı, bizde Pazar günleri kendimizi dışarı atmaya başladık. Geçen hafta İncekte Nüve Park’a gittik ama kahvaltı değil, yemekti. Mekan güzel, hayvanat bahçesi dedikleri ama birkaç hayvanın bulunduğu yeri vardı. Naz en çok renkli papağana bir şeyler verip onu beslemekten memnun kaldı. Çocuk oyun alanı güzeldi, temizlik ve yemek konusunda ise pek memnun kalmadık, kahvaltısı nasıl bilmiyorum.
































Bu haftada kahvaltı için Çeşmi İncek’i seçtik. Yer çok güzel, düz ayak, çocukların koşturacağı yeşil alan var, park alanı büyük ve masaların yanında, ikide bir ayağa kalkıp parka gitmeye gerek yok, oturduğunuz yerden her şeye hakim oluyorsunuz. Naz çok eğlendi, bizde çok rahat ettik. Kahvaltı açık büfe değildi. Serpme kahvaltıydı. Sürekli masaya gelen sıcak ekmekten, patatesli gözlemesinden, kahvaltısından, hizmetinden çok memnun kaldık. Temizlik de çok iyiydi. 



Not:2014 yılında gidip memnun kalmıştım ama artık nasıldır bilmiyorum. Gidenlerden olumsuz dönüşler olunca yazma gereği duydum.

4 Mart 2014 Salı

Prensesim 7 yaşında

Bu yıl evde aile arasında doğum günümüzü kutladık. Benim için daha yorucu ama sonuçta daha iyi oldu. Babamız evin girişinden itibaren her yeri süsledi, bende ziyafet hazırladım. Son 1 aydır kızım, geri sayım gibi saydığı doğum günü nihayet gerçekleşti ve her şey çok güzel oldu.
1 yıl daha büyüdük, yıllar çabucacık geçiyor, bir bakıyorsunuz kocaman bir kız olmuş, artık kucağa alınamıyor, iyice öpemiyorsunuz, sevginizi nasıl göstereceğinizi bilemiyorsunuz.

Naz’ım, prensesim, biricik aşkım iyi ki doğmuşsun, iyi ki benimlesin, seni çok ama çok seviyorum. Hep benim biricik prensesim olarak kalacaksın….



12 Şubat 2014 Çarşamba

Los Angeles Macerası

Amerika’ya gelmiştik ve hiç alışveriş yapmamıştık, otomatikman her gün bir baskı yaratıyordu üstümüzde. Dolayısıyla Los Angeles'ta ilk günümüzü alışverişe ayıralım dedik. Babamız yine önceden planlama yapmıştı, gideceğimiz tüm yerlerin koordinat bilgisi mevcuttu. İstikamet Citidal Outlet Center’dı. Sabah erkenden giderek kalabalıklaşmadan alışveriş yapalım istedik. İlk uğradığımız yer Disney’in outlet mağazasıydı. Açılışta hikaye ile açıp çocuklara kıyafet giydiriyorlardı. Tabi ki Naz Karlar ülkesi prensesi Elsa’nın neyini bulduysa (kostümü, çantası, suluğu, pijaması, tişörtü) aldı. O kadar keyiflendi ki anlatamam, biran önce otele gidip kıyafetini giyip oyun oynamak istedi. Açık havada yer alan bu avm bayağı büyüktü, her mağazaya girmek mümkün olamadı, zira hem ben hem Naz isyan ettik. Benim gibi alışveriş manyağı birisinin kendisine hiçbişey almayacak kadar kötü hissetmesi olur şey değildi gerçekten. Babanın durumu çok zordu. Resmen 2 çocukla uğraştı. Ne gezmek isteriz ne foto çektirmek isteriz, biran önce bitirip gidelim modundaydık. Öğleden sonra ünlü Walk of Fame’e gittik. Ahım şahım bir yer değil, foto çekiyorsunuz o kadar. Ortalıkta Los Angeles turu yaptırmak isteyen bir sürü insan, ya da para karşılığı sizinle foto çektirecek karakterler.


Yol boyunca yürüdük, Madam Tussade, Çin tiyatrosunu gördük.
 

















Olmazsa olmaz diyerek Hard Rock Cafe’de baba illa yemek yememizi istedi. Güzel bir yemek yedik.

2. gün sabahına kızımın göbek bağını kontrol etmek için Griffit Observatory’ye gittik. Resmen göbek bağı çağırdı bizi. Önce göbek bağı gitti, arkasından hiç planda yokken biz gittik.


Buradan ünlü 3. caddeye ve Santa Monica sahiline gidelim dedik. Arabayı burada günlük 10 dolara açık otoparka bıraktık. Burasını da çok beğendiğim söylenemez. Neden bu kadar abartıldığını anlamış değilim. 3. caddeden sahile giderken yürüdüğümüz parkta evsizler kalıyordu ve etrafı tuvalet kokusu sarmıştı. Bu arada hava çok soğumuştu.


O gün kü son durağımız Beverly Hills’di. Beverly Hills yazısının olduğu parkın oraya arabayı parkettik. Yolda duran makineye saati yazıyorsunuz ve ona göre para veriyorsunuz, 2 saat için 2 dolardı.
Rodeo Drive’da yürüdük. Dünyanın en pahalı mağazaları arasından geçtik. Buradaki evler, ağaçlar bile gerçekten çok güzeldi.



3.gün Naz artık isyan etti, hep size göre yerlere gidiyoruz, ben artık gitmek istemiyorum dedi. Bizde o gün Disneyland’e gitmeye karar verdik. Paris’te gittiğimiz için gitmek istemiyorduk ama Universal stüdyolarının gitmeden önce videolarını gösterip tepkisini ölçmüş, ben çok korkarım diyince buraya gitmekten vazgeçmiştik. Disneyland’de hafta içi olmasına rağmen oyunlarda çok sıra vardı. Sevdiklerimize ve Paris’te olmayanları denemeye çalıştık. Sevdiğimiz birkaç oyun kapalıydı. Her yerde bir karmaşalık sözkonusuydu. Parkın içinde yemek çeşidi sıkıntısı vardı ama parkın çıkışında bayağı çok yer vardı. Saat 18:30’da geçit törenini seyrederek buradan ayrıldık.



Los Angeles ile ilgili izlenimlerim:
  1. Trafik kalabalık ama durması sözkonusu değil, bütün yollar çevre yola çıkıyor, her yere rahat gidiliyor.
  2. Biz Los Angeles yerine San Diego’dan daha çok hoşlandık. Belki de benim ve Naz’ın çok yorulması, yeterince gezememizden dolayı da böyle olabilir.
  3. Disneyland’in Paris’tekinin çok daha profesyonel ve daha güzel olduğunu düşündük.
  4. Otelimiz Holiday Inn Express Hollywood Walk of Fame’di. Otelin konumu ve odalar çok güzeldi. Kahvaltı zayıf olmasına rağmen vardı. Walk of Fame’e 5 dakikalık yürüyüş mesafesindeydi. Otopark’ın ücretli olduğunu biliyorduk, günlük 22 dolardı. Yine de Los Angeles için doğru ve güzel bir otel olduğunu düşünüyorum.


11 Şubat 2014 Salı

San Diego Macerası


İlk gün tam bir felaketti. Naz’ın ateşi düşmeyip boğazım acımaya başladı demesiyle yanımızda getirdiğimiz antibiyotik’e başlamamız bir oldu. Naz ateşli ve hiçbir şey yemiyor. Ben hiç uyumamışım ve bulantım çok ve hiçbir şey yiyemiyorum. O gün sadece yemeğe ve markete gittik, tabii yiyemeyip döndük, benim koku hassasiyetimin Amerika’da çıkacağı tuttu, kokuyu alır almaz başlıyordum çıkarmaya. Akşam babayı panik almıştı, ikimizde hasta; birşey yapılamıyor, yenmiyor, böyle giderse hastanelik oluruz diye gözlerindeki korkuyu gördüm. Ertesi günde böyle olursa geri dönmeye karar vermiştik. 2. gün antibiyotik artık işe yaramış, Naz’ın ateşi düşmüş kendine gelmişti. Ben ise Türkiye’den getirdiğimiz yiyecekler ve marketten aldığımız meyve ile beslenmeye başladığımda daha iyiydim. Öğleye doğru otelden dışarı çıkabildik. Babamız aslında gelmeden önce günlük planlama değil saatlik olarak planlama yapmıştı, şimdiden planın çoğuna uyulamayacağı belli olmuştu. İlk durağımız önceden biletlerimizi aldığımız “Sea World”dü. 



Buraya çok büyük beklentilerle mi gittik, beklediğimizi bulamadık mı bilmiyorum ama bu kadar paraya değmeyeceğini düşündük. Girişten haritayı ve gösteri saatlerini aldıktan sonra ilk gösterinin yunus gösterisi olduğunu görüp ona katıldık. Şov güzeldi, tek esprisi yunuslara seyircilerin nasıl ıslatılacağı öğretilmiş, çocuklarda büyük bir heyecanla ıslanmayı bekliyorlardı. Bunun için yağmurluk tarzı kıyafet satılıyordu. 12 dolardı fiyatı.


Bundan sonraki gösteri Shamu gösterisiydi. Yunusların şovunun daha iyi olduğunu söyleyebilirim. Burada da aynı ıslanma durumu sözkonusuydu. Naz’ın beklediği anlar hep buydu.

Piranhalar, kutup ayısı, penguenler ve tünel akvaryum gezdiğimiz yerlerdi.
Hafta içi olmasından dolayı mı ya da fiyatlarının yüksek olmasından mı bilmiyorum ama park genelde kalabalık değildi.









3. gün sabah erken çıkıp “San Diego Zoo” ya gittik. Hemen üstü açık otobüs turuna katılarak nerde ne var onu öğrenmek istedik. Hayvanat bahçesi o kadar büyük ki yürüyerek bitirmek imkansız. Otobüs ile gezerken gözüm korktu büyüklükten. Ama çok güzel yapılmış, her şey düşünülmüş.  

















Zaten ben ve Naz çok çabuk yorulduğumuz için çok büyük alanlara gitmeyi göze alamadık. Children’s zoo kısmında oyun oynadı, gezdik ve Rio’nun 4 boyutlu gösterisine girdik. Filmin başlaması ile ayaklarımıza kuş kanatları çarpıyormuş gibi ve rüzgarı hissedince Naz kendini dışarıya attı. (Acaba yendiğimiz sinema korkusu tekrar başladı mı?)


Buradan akşam üstü çıkıp Coronada adasına gittik. Naz’ın en eğlendiği yer kesinlikle burasıydı. Okyanus çok soğuktu ama bizimki su ve kumla güzelce oynadı.


Ünlü Hotel Del Coronada’yı görüp gezdik. 

Bu adada bir İtalyan restaurantı bulduk. Her zamanki gibi ya pizza ya da spagetti yedik. Akşamda Los Angeles’a doğru yola çıktık.

San Diego ile ilgili izlenimlerim:

  1. Kesinlikle çok güzel bir şehir.
  2. San Diego’da araba kullanmak çok rahat, trafik sorun değil, sistemi çözmüşler.
  3. Otopark ücreti sadece Sea world ve Coronada adasında verdik. (Gerçi tek acemiliğimizde buydu. Coronada adasında sen git Hotel Del Coronada’nın parkına parket. Girdikten sonra fark ettik ki çok pahalıydı. 3 saate 36 dolar verdik) Diğer her yerde otoparklar ücretsizdi.(Marketler, mağazalar, alışveriş merkezi gibi)
  4. Parkların içinde 500 ml lik su 4 dolardı. Yemeklerde kişi başı 15-20 dolar arasıydı. Dışarıdan su getirmekte fayda vardı.
  5. Sea world ile Zoo arasında bir seçim yapılacak olursa kesinlikle zoo deriz. Diğerine gidilmese de olur.
  6. Iphone vari bişey alınacaksa California eyaletinde vergide ödüyorsunuz ve geri ödemesi yapılmıyor.
  7. Sigara içen biriyseniz yandınız. Hiç kimse içmiyor, parklarda da yasak.
  8. Biz oteli okyanus kıyısında bir yer ayarladık. Uyandığımda okyanusu göreyim diye. Otelimiz Best western Plus İsland Palms and Marina’ydı. Otopark hiç sorun değildi ve ücretsizdi. Açık havuz vardı ama girmek için yeterince iyi bir hava yoktu. Gece saatinde otele dönerken çok sis oluyordu. Klima ses çıkarıyordu ve odalar otel binası olmayıp ayrı ayrı ev şeklinde olduğundan biraz soğuktu. Daha iyi bir otelde kalınabilinir.