Pazartesi günü aşı yapılacağı yönünde mesajı alınca açıkça okuldakiler konusunda endişelendim. Naz a aşı olacağını tabiî ki söylemedim. Ama işteyken Naz şimdi yıkıyordur ortalığı, 4 kişi tutuyordur diye düşünmüştüm. Çünkü bebekliğinden beri doktorlar, hemşireler, hastanelerden hiç hoşlanmazdı, sürekli ağladığından doktor nasıl muayene edeceğini bilemezdi, o yüzden doktora götürmekten nefret ederdim. Hatırlarım bir keresinde kan alacaklar; 2 hemşire yapamadı, tam 4 kişi ayaklardan, kollardan, başından tutulmuştu. Hastalanıp iğne olduğu zamanlarda 2 gün boyunca yürüyemezdi, kreşte öğretmenleri, evde biz kucakta taşırdık. Elinde, kolunda benim göremediğim, ama kendisinin gördüğü, illaki orda olduğunu kabul etmeniz gereken yaraların çok acıdığı ve evde sürekli yara bandı ile gezen tipleriz biz. İlkokula başladığında okuldan ilk arayan beni öğretmeni değil okul doktoruydu. Naz düşmüş, ağlaması kesilmiyormuş, doktorun bana dediği “görünürde kanamada yok, sadece sürtmüş ama çok kötü ağlıyor. Kırık, başka bişey olabilir, gelip hastaneye götürüp bir film çektirin isterseniz” demişti...Yani benim kızımın acı eşiği çok yüksek yani en ufak ağrıya bile çok çok duyarlıdır. Hal böyle olunca o gün Sevil ablasına söyledim, Naz’ı servisten alınca kötü olabilir, her yerim ağrıyor diyebilir, hazırlıklı ol diye uyarmıştım. Ama eve gidince kızım fazlasıyla neşeli, koşarak “Biliyor musun anne, bugün ben aşı oldum, hem de her iki kolumdan ve hiç acımadı, sadece sinek konması gibiydi” diyince içimden bir şok geçirdim. Hala da şokum devam ediyor…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder