28 Şubat 2013 Perşembe

İyi ki doğdun canımın içi!!!


6 yıl önce bugün hayatıma öyle bir girdin ki, o güne şükrediyorum. Hayatım seninle renklendi, seninle bir amaca kavuştu, seninle mutluluk doldu, seninle kalbim büyüdü, seninle umutlandım, seninle hayat buldum. İlk doğduğunda annelik hakkında hiçbirşey bilmiyordum, nasıl yedireceğim, nasıl altını değiştireceğim, nasıl büyüteceğim diye çok düşündüm. Her ağladığında kitapta ne yazıyor diye baktım, ablamı aradım, doktora gittim. Bildiğim tek şey seni her şeyden çok sevdiğimdi. Kreşe ilk başladığın gün, sanki kendim başlıyormuş gibi korktum; okula ilk başladığın gün sanki benim okulumun ilk günü gibi heyecanlandım; ilk karneni aldığında kendi karnemmiş gibi gururlandım.
“Anne seni sonsuzluk kadar çok seviyorum” diyerek küçücük yüreğinde kocaman bir sevgiyle beni bağrına basıyorsun ya dünyanın en mutlu insanı yapıyorsun beni. Sana kızdığım, bağırdığım, anlaşamadığımız zamanlar oluyor ama bu sana olan sevgimi hiçbir zaman azaltmıyor, umarım senin sevginde hiç azalmaz. Seni sonsuzluktan daha fazla seviyorum Naz’ım..(“Sonsuzluktan fazla diye bişey yoktur, hile yapıyorsun, ancak ikimizde birbirimizi sonsuzluk kadar sevebiliriz” dediğini duyar gibiyim)
İyi ki varsın, iyi ki benim kızımsın, iyi ki doğdun benim güzel, biricik, akıllı prensesim.

18 Şubat 2013 Pazartesi

Oyuncak ahşap ev


Naz 2 katlı barbie evi ile sürekli oynadığından babası karne hediyesi olarak bunların daha büyükleri var, onları alalım demişti, bende fiyatlarının 500-800 civarında olduğunu görünce hiç gerek olmadığını söylemiştim. Meğer benim biricik kocacığım o günden beri Naz a bir ev yapmaya kalkmış. Tasarlamış, çizmiş, malzeme almış, imal etmiş ve tamamlamış. Dün size bir sürprizim var diye büyük bir paket ile geldi. Gerçekten muhteşem olmuş, Naz tam anlamıyla bayıldı, dün yatasıya kadar, bugün sabah kalkınca sürekli evin başındaydı. Şu anda favori bebeklerimiz olan Winx perilerinin evi oldu. Bence babamızın tüm bu uğraşına değmiş, Naz ın gözlerindeki sevinç görülmeye değerdi.

14 Şubat 2013 Perşembe

Doğum günü mekanı seçme

Hayatıma renk, neşe, mutluluk katan, bana hayat veren, her şeyim, canım kızımın doğum günü yaklaştıkça bende telaş başladı. Bundan önceki senelerde kreşte kutlama yapabildiğimiz için her şey çok kolaydı. Oraya palyaço getirtiyorduk, pasta alıp gidiyorduk. Ama artık okulda kutlama olmadığı için nerde, nasıl yapacağız diye 3 ay öncesinden araştırmaya başladım. Evde yapacak olursam 20 çocuk ve ailesini kaldıracak bir dairem yoktu. O yüzden parti mekanlarını aramaya, gidip görmeye ve fiyat almaya başladım. Gördüm kü; bu iş bayağı pahalıya patlıyor. Alternatifleri değerlendireyim derken, oturduğumuz sitenin sosyal tesisinde yapmayı düşünüp dışarıdan animasyon ve süsleme için teklif aldığımda çok daha fazla tuttuğunu anlayınca parti evinde yapmaya karar verdim. Bu yüzden içimdeki ticari heves (daha fazla para kazanma hırsı) ortaya çıktı ve bir ara işimden istifa edip parti evi açsam mı diye düşünmeden edemedim. Hatta işten yakın bir arkadaşıma anlattım. Onun aklına o kadar yattı ki kesin yapalım, ortak olalım, hem iş hem orası idare ederiz diye bayağı konuştuk.

Artık mekanların çoğu mini, standart, maxi gibi paketlerden seçenekler sunuyorlar. Hatta brunch şeklinde yapan parti evleri bile var. Naz’ın sınıfında bütün çocuklar yılın ilk 3 ayı doğduğundan nerdeyse her hafta 1 parti oluyor, dolayısıyla çoğuna da gitmiş oldum. Faydası olur diye doğum günü mekanları olarak oluşturduğum tabloyu ekliyorum (Bunlar benim bildiklerim, duyduklarım):
Bizim yapacağımız yeri Naz seçti, ben burada olmasını istiyorum dedi ve üstüne bizim bişey dememize bırakmadan başka hiçbir yeri kabul etmedi.
Umarım bizim için çok özel olan bugünde; çok güzel bir gün geçiririz… 

11 Şubat 2013 Pazartesi

Keloğlan Müzikali


Pazar günü Anadolu Gösteri Merkezinde Keloğlan Masalları Müzikaline gittik. Sebebi nedir bilmiyorum ama organizasyonda problemler vardı. My biletten aldığımız biletleri orada alabilmek için çok uzun bir kuyruk oluşmuştu. Biletleri dağıttıkları masa çok karmaşıktı. Neye göre, nasıl biletleri verdiklerini bilmiyorlardı. Örneğin bize başkasının biletini verdiler, insanlar biletlerini alamadıkları için giriş işlemi uzadı, 15 dakika geç başladı.
Trt çocuk ta seyrettiğimiz Keloğlan, Bilgecan dede, Balkız, Kara Vezir ve tabiî ki Huysuz ile Uzun’lu bir müzikaldi. DT oyunundaki Keloğlan Naz’ın seyrettiği karakterlerden farklı olunca, bu müzikalde karakterler çıktıkça televizyondakinin aynısı diye çok sevindi. Gösteriyi beğendik, danslar, müzikler, oyun güzeldi, seslendirmede iyiydi. Ayrıca tanıdığımız çocuklu ailelerin çoğunun birbirimizden habersiz olarak orda olması da şaşırtıcıydı.

7 Şubat 2013 Perşembe

İstanbul gezimiz


Sömestr tatilinde ne yapabiliriz diye epey düşünmüştüm. Dubai ye gitmeyi düşünmüştüm fakat planlama konusunda geç kalınca İstanbul gezisinin çok daha iyi olacağına karar verdim.(İstanbul’a en son Naz 1,5 yaşındayken gitmiştik) Sömestr olunca çok fazla sayıda çocuklar için etkinlik vardı. Internetten çocukla gezilebilinecek yerlerin listesini çıkararak 4 gün için planlama yaptım. Gerçekten çok güzel bir tatil oldu. Naz’ın bu kadar çok eğlenmesi hem babasını hem de beni çok mutlu etti.
1. gün; İstanbul’da ilk görülmesi gereken yerlerin arasında yer alan Miniaturk’tü. Gerçekten çok güzel düşünülmüş ve yapılmış. Sanki tüm Türkiye’de bu yerleri gitmiş kadar olduk. Üstelik verdikleri biletleri her yapıtın önünde okuttuğunuzda onunla ilgili bilgileri istenilen her dilde  vermesi çok güzeldi. Çocuklar içinde cazip kılmak için savaş ile ilgili bir müze, 1 lira ile çalışan gemi sürmeleri, stadyumda istediğin takımın marşının çalması vb. gibi etkinlikler vardı. Kısacası buraya Naz’dan çok biz hayran kaldık.


Buradan çıkınca 2.durağımız Torium Snowpark’tı. İstanbul’da yaşayan yeğenimin bile buradan haberi yoktu. Gidesiye kadar acaba gerçekten nasıl bir yer, umarım bu kadar yola değer diye düşündüm. Ama gelip girdiğimizde gerçekten buna değdi. Sanki kayak merkezine gidip karda eğlenmiş gibiydik. 40 dakika için bilet alınıyor. Aile için paket ücretleri var. Girişte mont, bot ve eldiven veriliyor. 20 dakika gezme için 20 dakika simitle kaymak için zaman veriliyor. Gerçek kardan (doğal) oluşturulmuş, -1 derecede olan bir yer. Hepimiz çok ama çok eğlendik.

2. gün; tamamını Forum İstanbul’da geçirmeye karar vermiştik. Burada hem su altı sirki hemde Köstebekgiller’in gösterisi vardı. Ayrıca Disney prensesleri etkinliği de olunca tüm gün burada oluruz diye planladım. Gerçekten çok güzel düşünülmüş bir AVM. Kapalı mekan ama kapalı değil de açık havada geziyor izlenimi veriyor insana. Çok ferah, mağazalar çok fazla, tüm ihtiyaçlar giderilebilinir. Burada ilk başta Turkuazoo akvaryumunda olacak olan Su altı sirkine bilet aldık. Akvaryum, Ankara’da yer alan Nata Vega daki akvaryum gibiydi. Su altı sirki 5 kişinin akrobasi hareketlerinden oluşuyordu. Benim daha büyük beklentilerim vardı, bize çok profesyonelce gelmedi.



Buradan çıkınca Jurassic Land’e gittik. Burada Köstebekgiller gösterisi vardı. Gösterinin sonuna doğru içerisinin çok karanlık olması ve dinozorların yürümeye başlamasıyla Naz korktu ve çıktık.
 3. gün; vapura binip karşıya geçmeyi ve martılara simit atmayı planladık. Bunca şey içerisinde en sevdiğiydi. Havanın mükemmel güzel olması o kadar büyük bir şans oldu ki istediğimiz her şeyi yapabildik. Benim ürkek kızım 1 gün öncesinden martılar beni sevecekler mi diye düşünmeye başlamıştı. Tam 11 simit atarak yeterince besledik. Hatta en son elinde yarım simit kalınca benimde canım çekti, bunu ben yiyeceğim diye öyle bir iştahla yemeye başladı ki gülmekten alamadık kendimizi. Vapurdan inince balık ekmek yedik, Eyüp caminin önünde güvercinleri besledik, mısır çarşısını dolaştık.
 
Daha sonra Dolphinarium’a giderek yunus, beyaz balina, fokların gösterisini seyretmeye gittik. Biletler pahalıydı, gelenler fırsat sitelerinden yarı fiyatına satın alıp gelmişlerdi, bundan sonra bunu da planlamamız gerektiğini anladık. Gösteri çok güzeldi, özellikle balina ve yunusların gösterisini ağzı açık seyretti, fotoğraf çektirmek için hemen yanlarına gitti. Bizim için süper bir deneyim oldu.
 En yakın zamanda bir İstanbul gezisi daha planlayıp göremediğimiz yerleri görmeyi düşünüyoruz. Çünkü bu gezinin tadı damağımızda kaldı….